Dünya barışı için güzel günlerden değildi, Rusya-Ukrayna savaşı füze kullanımı ile yeni bir aşamaya girdi, Trump’ın seçim vaadini gerçekleştiremeyeceğine ve savaşın yeni bir yönelime kaydığına dair olgular mevcut.
Bir Avrupa hareketliliği yaşanıyor. Avrupa biz varız diyor.
Ukrayna’nın İngiltere ve ABD’den tedarik ettiği uzun menzilli füzeler ile Rusya topraklarına saldırıda bulunması ile başlayan yeni süreç, kaygı verici boyutların önünü açarak farklı politik stratejilerin devreye girmesini sağladı.
Bu arada söylemek gerek. Üçüncü dünya savaşının topyekün başlayacağını söylemek de ciddi bir manipülasyondur.
Ancak Trump’ın savaşı bitireceğini, Putin ile görüşeceğini, Putin’in de Trump ile görüşebileceğini söylemesinden sonra, çok hızlı bir şekilde uzun menzilli füzelerin devreye girmesi ve Avrupa’nın Rusya’nın tehdidine aynı ağırlıkla cevap vermesi, savaşın Avrupa tarafından dönüştürülmeye başladığını gösteriyor.
Ukrayna uzun menzilli; ABD yapımı ATACMS ve İngiliz yapımı Storm Shadow füzeleri ile Rusya’ya saldırdı, Rusya’da hipersonik başlıklı balistik füzeler ile yanıt verdi, gerektiğinde de Batılı ülkelerin askeri tesislerini hedef alabileceğini belirtti, bu da yeni bir perdenin açılışı demekti.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz uluslararası toplumun bu duruma kayıtsız kalmayacağını açıkladı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmaunel Macron tarafından ifade edilen, Putin’in bu savaşı kazanmasına izin veremeyiz söyleminin yanında, Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Ukrayna’ya askeri desteğin arttırılacağını, herhangi bir kırmızı çizgi olmadığını, Fransız askerlerinin de gönderilebileceğini belirtti.
Birleşmiş Milletler ve NATO Genel Sekreterleri tarafları itidale davet ettiler.
İngiltere Başbakanı Sir Keir Starmer, bu savaş için net tavır alarak İngiltere’nin Ukrayna’nın yanında olduğunu ifade etmiştir.
İlginçtir, Trump seçim kampanyasında bu savaşı 24 saat içinde bitirebilirim diye açıklama yapmasından sonra, her şeyin son derece hızlı ve tehlikeli bir şekilde ilerlemesi, Avrupa’nın daha da kararlı inisiyatif alması karşısında, Trump‘ın resmen Başkanlığı devraldıktan sonra bile, nice 24 saatler geçse de, sorunun çetrefilliğinin süreceği hususları netleşmiştir. Gelişecek bu politikanın önü balistik füzeler, tırmandırılan gerilim ve Avrupa’nın net politikaları ile kesilmiştir.
Trump’ın resmi açıklaması olmasa da basına sızdığına göre; cephe hattının dondurulması ve silahsızlandırılmış bir bölge oluşturulması, Ukrayna’nın 20 yıl boyunca NATO’ya alınmaması planlanıyor.
Elbette her savaş insan ölümleri nedeni ile trajiktir, ama savaşlar ne yazık ki derin planlara dayanır. Trump’ın bu söylemi uzun menzilli füzeler ve Avrupa’nın biz varız politikaları ile durdurulmuştur. Avrupa’nın ilerideki dönemlerde gerek NATO’da gerekse dünya politikasında inisiyatifinin artacağı öngörülmelidir.
Putin için Trump’ın seçimi ile başlayan rahatlama ortamı dondurulmuştur.
Elbette süreç Trump politikasının değişimini sağlamaya yönelik söylem ve eylemler ile devam edecektir.
Avrupa kılıcını çekmiştir.
Doğalgaz ve petrol fiyatları, tedarik zincirlerindeki değişim, tahıl krizi, lojistik sürecinin sıkıntıları devam edecektir.
Küresel ticaretin büyüme hızında düşüş beklenmektedir.
Rusya’nın yaptırımlara uğraması ve Batı’dan dışlanması BRICS ülkeleri arasındaki bağı kuvvetlendirebilir.
Ancak en önemli sonucun, Avrupa’nın enerji ve güvenlik politikalarını yeniden düzenlemesi ve daha bağımsız bir dış ticaret ağını kurması gibi olguların yanında, ABD’nin dışında bir politika oluşturabileceğini ve tarihsel gücünü göstermeye başladığını söylemek hatalı olmayacaktır.
Daha Askeri bir Avrupa. NATO içinde daha da güçlenecek bir Avrupa.
Elbette her türlü politika hızlıca değişebilir.
Ancak Türkiye’nin bu değişim olasılıklarını çok iyi değerlendirip yenilenen Avrupa’da yerini alması ve bakışlarını Avrupa’ya yöneltmeyi bir imkan olarak değerlendirmesi ve politikalarını gözden geçirmesi yerinde bir tutum olacaktır.