ABD’nin Gazze’deki Ateşkes Müzakereleri Sonuçsuz Kaldı
ABD’nin Gazze’de ateşkes için yürüttüğü müzakereler beklenen sonuçları vermedi. ABD ve İsrail, Hamas’ın rehineleri tamamen ve koşulsuz olarak bırakmasını talep ederken, Hamas ise Temmuz ayında Amerikan Başkanı Joe Biden’ın önerdiği anlaşma şartlarına geri dönülmesi gerektiğini savunuyor. Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye suikastının üzerinden 21 gün geçti. Şu anda dünyanın gözü, İran’ın olası misillemesine çevrildi. İran, misilleme için en uygun zamanı beklediğini belirtirken, ABD donanması ve uçak gemileri Ortadoğu’da yerleşmeye devam etti. ABD, barış söylemlerini bir kenara bırakarak, İsrail’in yanında yer alacağını açıkladı.
ABD’nin başarısız ateşkes girişimini, Gazze’deki son durumu, Hamas’ın yeni siyasi lideri Yahya Sinvar’ı, Netanyahu’nun savaş sürdürme politikasını ve İran’ın olası misillemesini ODAP Direktörü akademisyen Dr. Ali Semin ile konuştuk.
‘Kalıcı bir barıştan veya ateşkesten söz edemiyoruz’
Dr. Semin’e göre ABD’nin müzakere süreci, sadece göstermelik bir çabadan ibaret. Amerikan seçimleri öncesinde Biden yönetiminin küresel sükunet arayışında olduğunu belirten Dr. Ali Semin, müzakerelerde samimi girişimlerin olmadığını ifade ederek sonuç alınma ihtimalinin düşük olduğunu vurguladı:
- “Kafalar karışık durumda. Amerika Birleşik Devletleri, 5 Kasım’daki başkanlık seçimlerinden önce bir sukunet istiyor. Bu sadece Ortadoğu ile ilgili değil; genel olarak bir sükunet arayışı var. Çünkü odaklanamıyorlar. 7 Ekim’den bu yana Gazze’deki gelişmelere bakıldığında, ABD’nin iç siyasete tam olarak odaklanamadığı açıkça görülüyor.”
- “Gelinen noktada bir an önce sükunet istiyorlar. Buna ateşkes görüşmesi diyorlar ama bu aslında bir takas müzakeresi. Bu müzakere sadece geçici olarak belli günleri kapsıyor. Kalıcı bir barıştan söz etmek mümkün değil.”
- “ABD, uzun süredir Gazze’deki sorunların çözümünden bahsediyor fakat nasıl çözüleceğine dair herhangi bir somut adım atılmıyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, dokuzuncu kez Ortadoğu’ya geldi ama sonuç olarak göstermelik bir müzakere süreci yürütülüyor.”
- “Hamas, 2 Temmuz’daki Biden’ın sunduğu planı talep ediyor. Ancak Netanyahu, tüm rehinelerin koşulsuz olarak bırakılmasını istiyor. Netanyahu, bu sefer sayılara bağlı bir takas düşünmüyor. Kökten bir takas çözümü peşinde.”
- “Hamas, elinde rehineleri tutarak bir koz olarak kullanıyor ama sonuç olarak ABD’nin yaptığı son girişimlerde, yani Doha ve Kahire’deki girişimlerde hiçbir sonuç alınamadı. Kısacası, kalıcı bir barış ya da ateşkes beklemiyorum.”
‘Sinvar’ın Seçilmesi, Hamas’ın Yapısının Gelişimini Gösteriyor’
Yahya Sinvar dönemiyle birlikte Hamas ile ilgili çeşitli analizlerin yapıldığını belirten Ali Semin, Sinvar’ın seçilmesinin asıl amacının mesaj vermekten ziyade silahlı direnişe daha fazla odaklanmak olduğunu ifade etti:
- “Haniye suikastından sonra Sinvar’ın adaylığı çokça konuşulmuştu. Ancak, Sinvar’ın Hamas lideri olmasını pek mümkün görmüyordum çünkü o yeraltında yaşıyor. Hamas, dünya ile iletişime ihtiyaç duyuyor.”
- “Sinvar askeri bir figür olarak öne çıkarken, Hamas’ın daha ılımlı bir lidere ihtiyacı olduğu da tartışılıyor. Sinvar’ın seçilmesi, aslında Hamas’ın iç dinamiklerinin başka bir noktaya taşındığını gösteriyor.”
‘Ortadoğu’da Silahlar Konuşur’
Dr. Semin, Ortadoğu’da siyasi varlığın en büyük teminatının askeri varlık olduğunu belirterek, Sinvar’ın seçilmesinin bu yönde bir mesaj verdiğini vurguladı:
- “Hamas artık askeri alanda durmayacağını gösteriyor. Ortadoğu’da silahlar konuşur; askeri gücünüz varsa siyasi varlık elde edersiniz. Bu nedenle Hamas, siyasi seçeneği arka plana atarak askeri zaferle siyaseti belirleyebilir.”
- “Yahya Sinvar, direnişe önem veren radikal bir isim. Ancak zamanla daha siyasi, daha ılımlı bir hale getirilebilir. Bu da direnişi pasifize edebilir.”
- “Bölgesel etmenler de önemli; İran, Türkiye, Katar ve Arap dünyası gibi faktörler var. Ancak Sinvar’ın liderliği, Hamas’ın iletişim kapasitesini kısıtlayabilir.”
‘İsrail, Rehineler Bırakıldıktan Sonra Hamas’ı Yok Edeceğini Söylüyor’
Yahya Sinvar’ın onay vermeyeceği bir anlaşmanın Haniye döneminde de mümkün olmadığını belirten Dr. Semin, müzakereleri tıkayan ana etmenin İsrail ve ABD’nin Hamas’ı yok etme söylemleri olduğunu dile getirdi:
- “Haniye varken de Sinvar’ın onayı olmadan bir anlaşma sağlanamazdı. Müzakerelere İzzettin Kassam Tugayı karar verecek.”
- “Dışarıdakiler, silah bırakmaları için onlara talimat veremez. Haniye’nin ılımlı tavırları daha önce bu baskıyı minimize ederken, şimdi baskı unsuru en üst düzeye çıkmış durumda.”
- “Her halükarda bu müzakere süreci sadece zamana oynamak için var. Amerikalılar, bölgede barış sürecini desteklediğini göstermek istiyor ama bunun başarılı olma ihtimali çok düşük.”
‘İran’ın Misillemesinin Etkisi Büyük Olmalı’
Haniye suikastından sonra İran’ın yapacağı misillemenin önemine dikkat çeken Dr. Semin, misillemenin etkisinin Haniye suikastı kadar büyük olması gerektiğini ifade etti:
- “İran, misilleme yapacak ancak bu misillemenin dozu çok önemli. Sadece birkaç füze atarak ya da boş alanlara saldırarak ‘İsrail’e misilleme yaptık’ diyemezler.”
- “Haniye suikastı, İran’ın bölgedeki güç faktörünü zayıflattı. İran, misilleme yaparken dikkatli olmalı ve etkisini yeterince gösterebilmelidir.”
‘Pamukla Karşılık Vermek, Gerçek Misilleme Olmaz’
Dr. Semin, İran’ın ekonomik zorluklar nedeniyle bir savaşta zorlanabileceğini vurguladı:
- “İran, kendi iç dinamikleri ve ekonomik durumu nedeniyle savaş açma cesaretini bulamayabilir. Savaşların maliyetine katlanmak zorundasınız.”
- “Eğer İran, İsrail’e karşı bir savaş başlatırsa, kendi halkı ve iç dinamikleri de etkili olacaktır. Dolayısıyla, misillemelerin boyutu çok önemli.”