İsrail’in İran’a Yönelik Hava Saldırılarının Gelişimi
13 Haziran saat 03.00 sularında İsrail, yoğun bir hava saldırısı başlatarak İran’ın nükleer ve askeri üslerine yöneldi. Bu operasyon, yaklaşık 200’den fazla savaş uçağının katılımıyla gerçekleşti ve saldırılara, İran’ın sahasında bulunan MOSSAD ajanları ve özel harekat birlikleri de insansız hava araçları ve füze saldırılarıyla destek verdi. Saldırılar sırasında İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri, İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanları ve en az birkaç önemli nükleer fizikçi hayatını kaybetti. Bu gelişmeler, bölgedeki güç dengesini ciddi şekilde etkileyebilecek nitelikteydi.
Saldırılarda Hedeflenen Tesisler ve Sonuçlar
İsrail, İran’ın uranyum zenginleştirme tesisleri, nükleer reaktörleri, füze rampaları ve üretim merkezlerine ağır hasar verdi. Özellikle Fordow ve Natanz gibi yeraltı nükleer tesisleri de saldırının hedefleri arasındaydı. İran, bu saldırılara karşılık olarak Tel Aviv ve Hayfa Limanı’nı balistik füzeler ve kamikaze dronlarıyla hedef aldı. Bu saldırılar sonucunda İsrail’de ciddi yıkımlar ve can kayıpları yaşandı. Bölgedeki gerilim yükselirken, uluslararası toplumdan ve çeşitli ülkelerden kınama açıklamaları geldi.
Uluslararası ve Bölgesel Tepkiler
İran, saldırıların ardından Umman’da gerçekleştirilen nükleer müzakerelere katılmayacağını açıkladı. Bu gelişme, ABD ve Avrupa ülkelerinin dikkatini çekti. Amerikan Başkanı Donald Trump, saldırılara katılmadıklarını belirterek, İran’a karşı sert mesajlar verdi ve şu ifadeleri kullandı: “İran şimdi anlaşma yapmak zorunda. Planlanan sonraki saldırılar çok daha yıkıcı olacak. Dünyadaki en ölümcül bombaları ABD üretiyor ve İsrail’de bu bombalardan çok fazla var. Derhal anlaşma yapın.” Trump, ayrıca İran’a yönelik tehditlerini sürdürerek, “İran’a teklif ettim, kabul etmediler. Tahran’ı derhal tahliye edin!” şeklinde açıklamalar yaptı.
İran ve İsrail Arasındaki Saldırılar ve Bölgesel Gerilim
İran ise, İsrail’e karşı karşılık olarak balistik füzeler ve kamikaze dronlarıyla saldırmaya devam etti. İsrail’in hava saldırılarına rağmen, İran’ın Tel Aviv ve Hayfa Limanı’na yönelik füze saldırıları bölgedeki tansiyonu yükseltti. Bu gelişmeler, iki ülke arasındaki çatışmanın uzun süre devam edebileceğine işaret ediyor. Analistler, İsrail’in şu an için İran üzerinde askeri üstünlüğü elinde bulundurduğunu ve bu durumun ne kadar süreceğinin ise bölgesel ve küresel aktörlerin politikalarına bağlı olduğunu belirtiyor.
Uzman Görüşleri ve Analizler
ABD uzmanı ve araştırmacı Şanlı Bahadır Koç, bölgedeki durumu şöyle özetliyor:
- Mevcut durumda İsrail güçlü konumda ve İran’a karşı üstünlük sağlıyor.
- Çatışma uzun süre devam edebilir, ancak bu durum ABD ve diğer büyük güçlerin tutumuna bağlıdır.
- İsrail, İran’ın en önemli kurumlarını ve nükleer programını hedef alıyor; altyapıya yönelik saldırıların devamı bekleniyor.
- İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatmayı stratejik bir koz olarak kullanabilir; bu da küresel petrol fiyatlarını ciddi biçimde etkileyebilir.
- İsrail’in yeraltı nükleer tesislerine yönelik operasyonlar ve komando girişimleri olasıdır; Netanyahu’nun iç siyaseti ve bölgesel stratejileri bu saldırıların hızını belirliyor.
- Trump’ın dış politika tutumu ise, en son iletişim kurduğu isimlerin etkisinde şekilleniyor; entelektüel ve kurumsal bir yapıdan yoksun olduğu eleştiriliyor.
- Türkiye’nin bölgedeki rolü ve İran’a yönelik bilgi paylaşımı konusunda ise, ABD’nin Türkiye’ye önceden bilgi verdiği ve bu bilgilerin güven esasına dayandığı öne sürülüyor.
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
İsrail ve İran arasındaki çatışmanın seyri, bölgesel ve uluslararası aktörlerin tutumlarına bağlı olarak şekilleniyor. Uzmanlar, uzun vadeli çözüm için bölgesel diplomasi ve güç dengelerinin yeniden kurulması gerektiğine dikkat çekiyor. Ayrıca, bölgesel ve küresel güçlerin bu krizden kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeleri, çatışmanın seyrini belirleyecek önemli faktörler arasında yer alıyor.