Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan Ukrayna ve Güvenlik Politikaları Hakkında Açıklamalar
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye televizyonu TF1 ve LCI’ye verdiği özel röportajda, Batı ülkelerinin Ukrayna’ya büyük ölçekli askeri birlikler göndermesinin, ülkenin güvenlik kaygılarını hafifletmek açısından yeterli ve etkili olmadığını belirtti. Macron, bu konudaki yaklaşımını şöyle ifade etti: “Bu, büyük bir askeri güç konuşlandırmak anlamına gelmez. Binlerce ya da yüz binlerce askerin Ukrayna’ya sevk edilmesi, yerine göre anlamını yitirir. Asıl mesele, dayanışmayı stratejik noktalar ve alanlarda göstermek, güçlendirmektir.”
Macron, ayrıca ABD’nin Ukrayna’da ateşkesin izlenmesinde öncü rol üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı. Bu kapsamda, Washington’un 30 günlük bir ateşkes sürecinde, hem Ukrayna hem de Rusya ile önkoşulsuz bir duruş sergilemeye hazır olduğunu ifade etti. Macron’un sözleri şu şekildeydi: “Bu ateşkes, Ukraynalılar ya da Ruslar tarafından herhangi bir ön şart olmadan, karada, denizde ve havada 30 gün boyunca geçerli olacak. İzleme ve gözetim ise ağırlıklı olarak ABD tarafından yürütülecek ve Avrupa ülkeleri de katkı sağlayacak.”
Avrupalı Liderler ve Uluslararası İşbirliği
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Polonya Başbakanı Donald Tusk ile birlikte Ukrayna’nın başkenti Kiev’de bir araya geldi. Toplantı, Ukrayna ile tam dayanışma ve güçlü destek mesajlarının iletildiği önemli bir zirve oldu. Liderler, ABD Başkanı Donald Trump‘ın barış çağrılarını desteklediklerini belirterek, “Adil ve kalıcı barışın tesisi için ön koşulsuz 30 gün ateşkes” çağrısında bulundu. Görüşmelerin ardından Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga, yaptığı açıklamada, Kiev ve müttefiklerinin en az 30 gün sürecek, koşulsuz ve tam bir ateşkese hazır olduklarını dile getirdi.
Öte yandan, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise, ABD yönetiminin önerdiği Ukrayna’daki ateşkes planını desteklediklerini ve bu planın, çok sayıda nüans ve detay içermesi nedeniyle dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmişti. Bu açıklamalar, uluslararası diplomasi ve güvenlik konularında yaşanan hassas dengeleri ortaya koydu.
