Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programında Zafer Günü’nün günümüzdeki önemi ve anlamı, Sovyetler Birliği’nin büyük mücadelesinin detayları ve Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın tarihi üzerine derinlemesine bir sohbet gerçekleştirildi. Programda, Doç. Dr. Mehmet Perinçek, bu önemli zaferin toplumsal ve tarihsel boyutlarını şöyle anlattı:
‘Büyük bedellerle kazanılmış bir zafer’
“Bu zafer, insanlık tarihinde az rastlanan, yüksek maliyetlerle elde edilmiş bir dönüm noktasıdır. Rusya’da bu kadar geniş katılım ve fedakârlık görülmesinin temel nedenlerinden biri de, II. Dünya Savaşı sırasında neredeyse herkesin ailesinden bir kayıp yaşaması veya savaşta doğrudan etkilenmiş olmasıdır. Aileler, kayıplar ve kahramanlık hikayeleriyle örülü bu savaş, toplumun tüm kesimlerini derinden sarmıştır.
Görünüşte cephelerde savaşan askerler kadar, cephe gerisinde çalışanlar, sanatçılar, yazarlar ve gönüllü birlikler de savaşın önemli unsurlarıydı. Nazım Hikmet’in meşhur ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ adlı eserinde bahsettiği Tanya, aslında Zoya adlı 17 yaşındaki genç kızdır. Moskova’ya yaklaşan Nazi güçlerini kundaklayan cesur yürek, yakalanınca 20 güne yakın sergilenmiş ve sonunda idam edilmiştir. Bu ve benzeri birçok kahramanlık hikayesi, 7’den 70’e herkesin yüreğinde yer etmiş, toplumun her kesiminde derin izler bırakmıştır. Bu, sadece Sovyetler Birliği’nin değil, tüm dünyanın kaderini değiştiren büyük bir halk direnişidir.”
‘SSCB kaybetseydi dünya Nazileşirdi’
“Eğer Sovyetler Birliği bu savaşta yenilgiye uğrasaydı, dünya büyük olasılıkla Nazi ideolojisinin egemenliği altına girecekti. Bu, sadece bir bölgesel zafer değil, tüm dünyanın kaderini belirleyecek küresel bir dönüm noktasıydı.”
“Dönemin şartlarına baktığınızda, ya teslim olacaktınız ya da Almanya ile savaşmak zorunda kalacaktınız. Bu gerçek, dönemin bütün devletleri ve halkları tarafından açıkça biliniyor. Sovyetler’in kaybı, Nazi ideolojisinin yayılmasını hızlandıracak ve dünya genelinde totaliter rejimlerin egemenliğine zemin hazırlayacaktı.”
“Bunun en önemli göstergesi, Moskova’ya yaklaşık 30-40 km mesafesine kadar ulaşan Nazi ilerleyişidir. 1941 sonu ve 1942 başında ise bu ilerleyiş püskürtülmüş, Sovyetler bu büyük zaferi kazanmıştır.”
“Hollywood’un Oscar ödüllü belgeseli, bu dönemi ve Nazi ordularının püskürtülmesini bütün dünyaya anlatmıştır. Ayrıca, Stalingrad’da Alman ordusunun durdurulması ve geri çekilmesi, sadece Sovyetler değil, tüm dünyada büyük bir coşkuyla karşılanmış ve anılmıştır. Avrupa’nın birçok şehrinde, Stalingrad Zaferi’ni anmak için Meydanlar ve caddeler isimlendirilmiş, bu zaferin önemi her yerde vurgulanmıştır.”
‘Zelenskiy’nin tehditleri ve savaşın iç yüzü’
“Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin yaptığı açıklamalar, yaşanan çaresizlik ve paniğin göstergesidir. Bu sözler, ülkesinin savaşta giderek daha fazla zorlandığını ve koltuğunu koruma endişesiyle hareket ettiğini ortaya koyuyor.”
“Bir zamanlar bu tür tehditlerde bulunmayan Zelenskiy, şimdi ise savaşın kaybedilme riskine karşı çaresizce hamleler yapıyor. Savaşın seyrini değiştirecek yeni güçlerin ve uluslararası dengelerin değiştiği şu günlerde, Avrupa ülkeleri bile Ukrayna’nın topraklarını geri alma şansının azaldığını fark etmiş durumda.”
“Trump döneminde, Ukrayna’daki yolsuzlukların ve iç karışıklıkların boyutları ortaya kondu. ABD’nin danışmanları, Ukrayna’nın dünyanın en yolsuz ülkesi olduğunu açıkça ifade ettiler. Bu da, Zelenskiy’nin iktidarını ve ülkenin savaş stratejisini ciddi anlamda sarsmaktadır.”
‘ABD-Rusya anlaşmasını engelleme çabası’
“Zelenskiy’nin temel amacı, bölgedeki gerilimi tırmandırarak, ABD ve Rusya arasında yapılacak olası barış görüşmelerini sekteye uğratmaktır. Bu provokasyonlar, Rusya’yı daha sert adımlar atmaya zorlamak ve böylece ABD’nin kendi çıkarlarına hizmet eden bir ortam yaratmak amacıyla gerçekleştiriliyor.”
“Avrupa ülkeleri ve NATO da, bu çatışmanın uzamasını ve bölgedeki istikrarın bozulmasını istiyor gibi görünüyor. Zelenskiy ise, bu durumu kendi iktidarını güçlendirmek ve bölgedeki nüfuzunu arttırmak için bir araç olarak kullanıyor.”
“Bütün bu gelişmeler, uluslararası politikada yeni bir dönemin ve güç dengelerinin şekillenmesine neden oluyor. Savaşın devam etmesi, bölgesel ve küresel istikrar açısından ciddi riskler taşıyor.”
