Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rossiyskaya Gazeta için kaleme aldığı ve “Helsinki Nihai Senedi 50 yaşında: Beklentiler, Gerçekler, Geleceği” başlıklı yazısında, Avrupa’nın artan militarizasyonunun ve güvenlik politikalarının kontrolden çıkmak üzere olduğunu uyardı. Lavrov, Avrupa’nın şu an neredeyse tamamen Rusofobik bir ruh haline büründüğünü ve bu durumun bölgedeki istikrarı ciddi anlamda tehdit ettiğini vurguladı. “Bugün Avrupa neredeyse tamamen Rusofobik bir çılgınlığa girmiş durumda ve militarizasyonu kontrol edilemez hale geliyor. Bu durum, uluslararası güvenlik mimarisini ciddi şekilde sarsıyor ve AGİT’in bu süreçte pek bir etkin rol oynayamayacağı endişesini doğuruyor.” diye ekledi.
Almanya’da sık sık ülkenin silahlandırılması, genel askerlik hizmetinin yeniden gündeme getirilmesi ve Avrupa’nın en güçlü düzenli ordusunun kurulması çağrılarının yapıldığına dikkat çeken Lavrov, özellikle Alman Savunma Bakanı’nın Rus askerlerini öldürmeye hazır olduğu yönündeki açıklamalarını hatırlattı. Bu tür ifadelerin, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırmaya yönelik provokatif adımlar olduğunu belirtti. Ayrıca, Almanya’nın, günümüzdeki liderlerinin yönetiminde, diğer tüm Avrupa ülkeleri gibi, adeta ‘Dördüncü Reich’ hayalini yeniden canlandırmaya çalıştığını ifade etti.
AGİT ve Uluslararası Güvenlik
Lavrov, Batı’nın Rusya’ya karşı yürüttüğü kampanyanın ve bu süreçteki uluslararası örgütlerin rolüne de dikkat çekti. “Batı’nın, AGİT’in terörle mücadele, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ve sınır ötesi organize suçlarla mücadeledeki başarısızlığı, şaşırtıcı değil. Bu sorunlar ortada duruyor ve Moskova’yı ‘tecrit etme’ hedefine hizmet eden politikalar bu sorunları daha da derinleştiriyor.” dedi.
‘AGİT, Rusya’nın içişlerine müdahale araçlarını kullanıyor’
Rusya Dışişleri Bakanı, AGİT’in Rusya’nın içişlerine müdahalede kullanıldığını iddia ederek şunları ekledi: “AGİT’in geniş çapta tanıtılan insan haklarını koruma araçları, aslında Rusya ve diğer üye ülkelerin içişlerine kaba bir şekilde müdahale etmek amacıyla kullanıldı. Artık açıkça görüldü ki, bu araçların temel amacı, ülkelerin iç işlerine dışarıdan müdahale etmektir.”
Lavrov’un Diğer Açıklamaları
- “Batı, başından beri bu örgütteki insan hakları tartışmalarını, neoliberal değerleri dayatmak ve Avusturya’nın doğusundaki ülkelerde sivil toplum kuruluşları ve medya aracılığıyla sadık bir ‘beşinci kol’ yaratmaya çalışmak için kullandı.”
- “Kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesi, bilgiye erişim ve ulusal azınlıkların haklarının korunması gibi temel görevler, Batı ülkeleri tarafından gündemden çıkarıldı.”
- “Batı ülkeleri, AGİT’in Genel Sekreter ve kurumlarının Ukrayna’da Rus dilini ve kültürünü yok etme kampanyalarına sessiz kalıyor. Kiev’in Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne karşı yürüttüğü karşı kampanyalar ve liderlerinin vatandaşlıktan çıkarılması gibi politikalar göz ardı ediliyor.”
- “AGİT’in yürütme organları, Moldova ve Baltık ülkelerinde Rusça konuşan halka karşı ayrımcılığı, Riga ve Tallinn’in kitlesel vatansızlık sorununu görmezden geliyor. Ayrıca, Danimarka ve İsveç’te Kur’an’ın alenen yakılması ve Estonya Ortodoks Hristiyan Kilisesi’ne yönelik zulüm gibi İslamofobi ve Hristiyanofobi örnekleri de sessiz kalınıyor.”
- “AB ülkeleri ve Moldova’da Rus gazetecilere yönelik baskıcı önlemler alınıyor. Ukrayna’da ise bilgi alanı ciddi anlamda temizleniyor. Fransa’da RT ve Sputnik temsilcilerine, ‘medya kuruluşu olmadıkları ve Rus devlet propagandasını yürüttükleri’ gerekçesiyle akreditasyon verilmemekte.”
Lavrov, sözlerine, “Tüm bunlar, 1990 yılında imzalanan Yeni Avrupa İçin Paris Şartı ve tüm AGİT katılımcılarının, kendi topraklarındaki ve diğer üyelerin topraklarındaki bilgiye erişim garantilerini içeren taahhütlerine rağmen, şu an ciddi bir ihlal ve aldatmacanın örneğidir.” diyerek son verdi. Bu durum, uluslararası toplumun güvencesi ve çok taraflılık ilkelerine olan inancın sarsıldığını gözler önüne seriyor ve bölgedeki güvenlik yapılarına yeni bir bakış açısı kazandırmayı zorunlu kılıyor.
