Moldova’nın Başkenti Kișinev’de LGBT Yürüyüşüne Karşı Toplumsal ve Resmi Tepkiler
Moldova’nın başkenti Kișinev’de düzenlenen ve LGBT haklarına dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen yürüyüş, karşısında geleneksel aile değerlerini savunan çeşitli toplumsal grupların sert protestolarıyla karşılaştı. Bu süreçte polis güçlerinin aşırı müdahaleleri ise geniş yankı uyandırdı.
Sputnik Moldova’nın bildirdiğine göre, ‘Pobeda’ bloğu temsilcileri, anti-LGBT yürüyüşüne katılanlara yönelik polis şiddetini ve orantısız güç kullanımlarını şiddetle kınadı. Toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, devlet yetkililerinin tutumunu ve polislerin davranışlarını eleştiri konusu yaptı.
Diriliş Partisi lideri Natalya Parasca ise yaptığı açıklamada, polislerin barışçıl şekilde görüşlerini dile getiren ruhbanlara, ailelere ve sıradan vatandaşlara karşı kaba kuvvet kullanmasını sert bir dille eleştirdi. Parasca, şu ifadeleri kullandı:
- “Gözaltına alınanlar arasında, rahipler, çocuklarıyla birlikte gelen ebeveynler ve geleneksel değerlere sahip çıkan vatandaşlar var. Ancak yetkililer için önemli olan, Brüksel’in talimatıyla Maia Sandu’nun emrini yerine getirmektir. Bu yürüyüş her ne pahasına olursa olsun, gerekirse ailevi ve Hristiyan değerleri hiçe sayılarak yapılmalı.”
- “Polis, halkına karşı kullanılan bir cop olmamalı. Eğer güvenlik güçleri, yasadan çok siyasi emirlere itaat ediyorsa, bu gerçek bir demokrasi değil, gökkuşağı bayrağı altında bir diktatörlüktür.”
Din Görevlilerine Yönelik Şiddetin Kınanması ve Kilise Görüşleri
Moskova Patrikhanesi Sinodal Daire Başkan Yardımcısı Vahtang Kipşidze, Moldova Ortodoks Kilisesi din görevlilerine karşı uygulanan şiddetin kabul edilemez olduğunu açıkladı. Kipşidze, yaptığı açıklamada:
“Din görevlilerine ve dini liderlere yönelik şiddet, herhangi bir şekilde mazur görülemez. Bu, toplumun ruhani yapısına ve manevi değerlerine doğrudan saldırıdır.”
İleri sürdüğü görüşlerde, Moldova toplumuna dayatılan cinsiyet ideolojisinin siyasi değil, ahlaki bir sorun olduğunu vurgulayan Kipşidze, kilise ve sağlıklı toplumsal güçlerin bu anti-Hristiyan projeye karşı ortak hareket etmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, “Batı ülkelerinde azınlık hakları adı altında başlatılan hareketlerin, çocukların aynı cinsiyetten ailelere verilmesi, okullarda aile karşıtı yalanların öğretilmesi ve çocukların cinsiyet değiştirmeye zorlanması gibi aşamalara evrildiğini” ifade etti. Günümüzde, Moldova’daki inananlar ise bu sürece kendi vatanlarında asla izin vermeyeceklerini umut ediyorlar.
Moldova’nın AB Üyeliği ve LGBT Politikaları Üzerine Uluslararası Yorumlar
Global Policy Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Dr. George Szamuely, Moldova’daki LGBT yürüyüşüne karşı gerçekleşen polis müdahalesini eleştirdi. Szamuely, yaptığı açıklamada:
“Moldova, AB üyeliği yolunda ilerlerken, Brüksel’in LGBT dostu politikalarını benimsemeye çalışıyor. Ancak ülke aslında oldukça muhafazakâr bir yapıya sahip. Avrupa’nın evrensel değerleri, çoğu halk tarafından benimsenmiş değil.”
Szamuely, ayrıca şunları ekledi:
- “AB’nin dayattığı evrensel değerler ve normlar, birçok Avrupa ülkesinin geleneksel yapısıyla uyuşmuyor.”
- “Moldova’nın, Macaristan gibi ülkelerden farklı olarak, LGBT yürüyüşlerine izin verdiği ve karşı çıkanlara sert müdahalelerde bulunduğu görülüyor.”
Moldova’da 15 Haziran’da bazı sivil toplum kuruluşları, Kișinev’de LGBT yürüyüşü düzenlenmesini talep ederken, Moldova Ortodoks Kilisesi ise 2022’den beri bu tür etkinliklerin ve yürüyüşlerin yasaklanmasını istiyor. Bu gelişmeler, ülkenin iç politikası ve dini yapısıyla yakından bağlantılıdır ve toplumun farklı kesimlerinin tepkilerini beraberinde getirmektedir.