featured
  1. Haberler
  2. Orta Doğu
  3. Türkiye’de Tarım ve İklim Değişikliğinin Etkileri: Çiftçiler Günü’nde Zorlu Günler

Türkiye’de Tarım ve İklim Değişikliğinin Etkileri: Çiftçiler Günü’nde Zorlu Günler

Türkiye’de Çiftçiler, Dünya Çiftçiler Günü’ne Yaklaşırken Tarımda Zorlu Günler Yaşıyor

Türkiye’de çiftçiler, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ne günler kala, ciddi ürün kayıpları ve iklim kaynaklı zorluklarla mücadele ediyor. Son birkaç ay içinde, özellikle Şubat, Mart ve Nisan aylarında 34 ilin etkili olduğu don olayları, kayısı, şeftali, erik ve diğer yaklaşık 15 çeşit meyvede büyük zararlara neden oldu. Üreticiler, yaz aylarında meyve bulmanın giderek zorlaşacağını ve bu durumun fiyatların fahiş seviyelere ulaşmasına yol açabileceğini öngörüyor. Peki, iklim değişikliğinin tarıma etkileri nelerdir? Çiftçilerin karşılaştığı en büyük ekonomik riskler neler? Tarım sigortaları gerçekten yeterli mi? Bu soruların cevaplarını ve uzman görüşlerini Prof. Dr. Cengiz Çakır’ın özel açıklamalarıyla öğreniyoruz.

Türkiye’de Çiftçiler, Dünya Çiftçiler Günü'ne Yaklaşırken Tarımda Zorlu Günler Yaşıyor

İklim Değişikliği ve Tarımsal Üretim Üzerindeki Etkiler

Prof. Dr. Cengiz Çakır, tarımın doğal bir fabrika gibi olduğunu ve çevresel koşullara uyum sağlaması gerektiğini vurgulayarak, iklim ve toprak koşullarına uygun tarım uygulamalarını önerdi. Şöyle dedi:

“Tarımsal üretim, iklim ve toprak gibi çevresel faktörlerle uyum içinde olmalıdır. Örneğin, yarı çöl iklimiyle bilinen Konya’da, yer altı sularını kullanarak mısır gibi su oburu bitkilerin yetiştirilmesi akıl dışıdır. Bu sular, adeta hastalara verilecek serum gibi, sınırlı kaynaklardır ve son çare olarak kullanılmalıdır. Doğa, obruklar ve yer altı su seviyeleriyle bizleri uyarıyor, fakat biz bu uyarıları dikkate almıyoruz. Önümüzdeki on yıl boyunca kuraklık devam edecek ve bu da barajların dolmaması ve yer altı sularının tükenmesine neden olacak.”

Don Riski ve Korunma Yöntemleri

Çakır, don tehlikesine karşı alınabilecek önlemleri ve tarımsal dayanıklılığı artırmaya yönelik önerilerini şöyle sıraladı:

  • Don riskinin yüksek olduğu bölgelerin belirlenmesi ve uygun bitki türlerinin seçilmesi gerekir.
  • Sonbahar erken ve ilkbahar geç don riskine karşı, bu dönemlerin dışındaki zamanlarda yetiştirilen bitkiler tercih edilmelidir.
  • Bulutlu ve rüzgarlı havalarda don riski azalır; bu nedenle, uygun hava koşulları göz önüne alınmalıdır.
  • Sıcak hava ve soğuk hava farklıdır; soğuk hava, eğimli arazilerde akış sağlayarak çukur ve düz alanlarda birikerek don zararını artırır. Bu alanlarda don riski yüksek olan bitkilerin yetiştirilmemesi akıllıca olur.
  • Tarım il müdürlükleri ve uzman ziraat mühendisleri ile iletişim kurmadan, rastgele alanlara meyve bahçeleri kurmak, ciddi kayıplara yol açabilir.

Don Olmadan Korunma Yöntemleri

Prof. Dr. Cengiz Çakır, don tehlikesine karşı alınabilecek temel önlemleri şöyle açıkladı:

  • Hava durumu ve meteorolojik tahminler önceden takip edilmelidir.
  • Sıcaklık sıfırın altına düştüğünde, bahçelerde duman çıkaran küçük ateşler yakmak etkili bir yöntemdir. Dekar başına 8-10 odun kömürü, çürük saman veya eski lastik gibi maddeler kullanılabilir.
  • Meyve ağaçlarına su püskürtülerek, çiçek ve meyve üstünde ince buz tabakası oluşturmak donu önler.
  • Sisleme makineleri ve sıcak hava üfleyen pervaneler ile sıcaklık artırılabilir.
  • Helikopter veya dronlar gibi teknolojik araçlar, don önleme amacıyla kullanılabilir.
  • Tarım Kanunu’nda yapılan düzenleme ile, %6’dan daha eğimli arazilerde yeni meyve bahçesi kurulması yasaklanmış ve yamaçlara kaydırılmıştır. Bu düzenlemenin uygulanmasıyla, eğimli arazilerde don riski azalabilir.

Ekonomik Riskler ve Tarım Sigortaları

Prof. Dr. Cengiz Çakır, çiftçilerin karşılaştığı en büyük ekonomik risklerin başında, akaryakıt, kimyasal gübre, tarım ilaçları ve yem maddeleri gibi girdilerin dışa bağımlı olması olduğunu belirtti:

“Döviz kurlarındaki oynaklık, bu girdilerin fiyatlarını günbegün değiştirmekte ve maliyetleri artırmaktadır. Bu da çiftçinin kârını olumsuz etkiler.”

Tarım sigortaları ve devlet destekleri hakkında ise şunları söyledi:

  • Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı yaklaşık 2,3 milyon çiftçi destek alıyor. Ancak, yaklaşık 1,5 milyon küçük ve parçalı araziye sahip üretici bu sistemde yer almıyor ve destekten yararlanamıyor.
  • Destekler, ürün kategorilerine göre belirleniyor ve 2025 yılı için dekara 244 TL destek sağlanacak.
  • 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu, desteklerin GSYİH’nın %1’inden az olamayacağını öngörür, fakat bu hedef yerine getirilmiyor. Destekler genellikle gecikmeli ödeniyor ve küçük aile işletmeleri yeterince yararlanamıyor.
  • Yüksek enflasyon ve maliyet artışları, desteklerin etkinliğini azaltmaktadır.
  • Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM), devlet destekli bir sigorta sistemidir. Poliçe primlerinin %50’si devlet tarafından karşılanmakta, böylece çiftçilerin olası afetlere karşı güvenliği sağlanmaktadır.

Türkiye’nin Tarım Potansiyeli ve Gelecek Perspektifi

Prof. Dr. Cengiz Çakır ise Türkiye’nin tarım alanındaki potansiyeline güvenle baktığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’de iklim değişikliğine karşı uyum çalışmaları aktif bir şekilde yürütülmektedir. Kuraklığa dayanıklı bitki çeşitleri ıslah edilmekte, toprak, su, güneş ve deniz kaynaklarımız yeterlidir. Çiftçilerimiz çalışkan ve beceriklidir. Halkımızın dayanışma ruhu yüksektir. Bu koşullarda, hiçbir zaman gıda yetersizliği, açlık veya kıtlık gibi sorunlarla karşılaşmayız. Koşullara uygun ürün bileşimini ayarlayarak, halkımızı sağlıklı ve yeterli beslenmeye devam ettirebiliriz.”

Türkiye’de Tarım ve İklim Değişikliğinin Etkileri: Çiftçiler Günü’nde Zorlu Günler
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir