Almanya’da Hükümet Krizi Derinleşiyor
Almanya’da bir süredir devam eden koalisyon partileri arasındaki anlaşmazlık, son olarak Maliye Bakanı Christian Lindner’in görevden alınmasıyla birlikte daha da derinleşti. Hür Demokratlar’ın (FDP) lideri olan Lindner, üçlü koalisyonun önemli bir parçasını oluşturuyordu. Lindner’in görevden alınmasının ardından, muhalefetteki Hristiyan Demokratlar, hükümetin güvenoyu yoklamasına gitmesi için çağrıda bulundu. Başbakan Olaf Scholz, 6 Kasım gecesi yaptığı açıklamada, “Christian Lindner güvenimi kırdı” ifadelerini kullandı.
Bu görevden almanın, özellikle “aşırı sağ” olarak tanımlanan AFD’nin eyalet seçimlerinde gösterdiği başarının ve Donald Trump’ın ABD başkanlık yarışını kazanmasının ardından gelmesi dikkat çekici. Almanya’daki bu hükümet krizini, Başbakan Olaf Scholz’un Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden almasını, Alman Anayasa Mahkemesi’nin sürece etkisini, koalisyon partileri arasındaki fikir ayrılıklarını ve Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin Avrupa Birliği’ne olası etkilerini, Almanya’da yaşayan gazeteci Erdal Tekin ile ele aldık.
‘Anayasa Mahkemesi’nin Kararının Etkisi’
Erdal Tekin, Almanya’da bu yıl içerisinde yapılan eyalet seçimlerinde aşırı sağın yükselişinin, Olaf Scholz hükümeti ve koalisyon ortakları için önemli bir uyarı sinyali olduğunu belirtti. Hür Demokratlar lideri ve Maliye Bakanı Christian Lindner’in görevden alınma sürecini değerlendiren Tekin, Anayasa Mahkemesi’nin hükümetin bütçe tasarısını onaylamamasının büyük bir etken olduğunu vurguladı:
- “Eylül ayında, Almanya’daki üç eyalette yapılan yerel seçimlerde aşırı sağ partinin yükselişini tartışmıştık. O dönemde, hükümet ortağı siyasi partiler için işlerin iyi gitmediğini söylemiştim. Yaşanan gelişmelerle birlikte hükümetin geleceği daha net bir şekilde ortaya çıktı.”
- “Almanya’daki aşırı sağ partinin başarısı, hükümetin dış politikadaki zayıflığı, Ukrayna savaşının gidişatı, göç-mülteci sorunları ve ekonomik sıkıntılar hükümetin kaybına neden oldu.”
Tekin, Anayasa Mahkemesi’nin “durun” dediği Kasım 2023’teki kararının, koalisyonun mali imkanlarını kısıtladığını ifade etti. Bu karar, 65 milyar euroluk bir kaynağın kullanımını etkileyerek, hükümetin bütçe planlarının uygulanmasını engelledi.
‘Koalisyonun Zayıflaması ve Bütçe Sorunları’
Tekin, “Bütçe onaylanmayınca, birbirine benzemeyen üç partinin kurduğu koalisyon tökezledi” diyerek, koalisyonun zayıflamasına yol açan unsurları sıraladı:
- “Farklı ideolojilere sahip olan Sosyal Demokratlar, Hür Demokratlar ve Yeşiller, bütçe tasarısının onaylanmaması sonrası ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldı.”
- “Ukrayna, Gazze ve Avrupa’daki göç krizleri, hükümet için büyük bir sınav haline geldi.”
‘Güvenoyu ve Olası Erken Seçimler’
Erdal Tekin, Almanya’da hükümetin güvenoyu alabilmesinin önemine değinerek, “Eğer Scholz hükümeti güvenoyu alamazsa, erken seçim gündeme gelecektir” dedi. Hristiyan Demokratlar’ın, güvenoyu yoklamasının Noel öncesi yapılmasını talep ettiğini belirten Tekin, bu durumun hükümetin geleceğini belirlemede kritik bir rol oynayacağını ifade etti:
- “Eğer güvenoyu yoklaması yapılmazsa, Scholz anayasa gereği 60 gün içinde seçim yapmak zorunda kalacak.”
- “Bu durum, Almanya’da kaotik bir siyasi ortama yol açabilir, ancak Alman kamuoyu bu durumu istemiyor.”
‘Donald Trump ve Milliyetçilik’
Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanmasının Avrupa Birliği üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendiren Tekin, “Trump’ın korumacı politikaları, Avrupa ekonomisine zarar verecek” dedi. Tekin, Trump’ın zaferinin Avrupa’da milliyetçiliği daha da güçlendirebileceği konusunda uyarıda bulundu:
- “Trump’ın politikaları, Avrupa’nın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket etmesine sebep olabilir.”
- “Bu durum, Avrupa’nın ulus devlet yapısına geri dönmesine yol açabilir.”