Muhafazakâr Parti’nin 2010 yılından bu yana süregelen iktidarında, David Cameron’un ardından yaşanan 5 başbakan değişikliği ve parti içi hükümet krizleri, Rishi Sunak yönetimindeki değişim beklentilerini artırmış durumda. İçişleri Bakanı Suella Braverman’ın Filistin’e destek açıklamalarının toplumsal muhalefeti tetiklemesi, kabinede değişikliklerin gündeme gelmesine neden oldu.
Cameron’un siyasi geri dönüşü ise Lord unvanı alarak Dışişleri Bakanlığı’na atanmasıyla gerçekleşti. Cameron’un başbakanlığı, özellikle Brexit referandumu ve AB’den çıkma kararıyla damgasını vurmuş, AB yanlıları tarafından nefretle hatırlanmıştı. Ancak dış politika açısından etkin ve agresif bir pratiği olan Cameron, Çin ile yakın ilişkiler kurma ve Ortadoğu’daki askeri müdahalelere liderlik etme konusundaki tavrını sürdürebilir.
Cameron dönemi, iç politikada tasarruf tedbirleri ve yüksek öğrenci harçları gibi tepki çeken politikalarıyla anılmıştı. Bu politikaların günümüze kadar varlığını sürdürmesi, Britanya’da yaşanan eğitim ve sağlık gibi alanlardaki sorunların devamını gösteriyor.
David Cameron’un hedefleri arasında, daha önce danışmanlık yaptığı finansal şirketler için yaptığı lobi çalışmalarının etik olmamasına rağmen, politik ve kişisel bağlantıları üzerinden çalışmalarını sürdürmek de bulunuyor. Bu hızlı kariyer değişikliği, Cameron’un seçim sonrasında Muhafazakâr Parti liderliğine adaylığını koymasına zemin hazırlayabilir.
